Meme kanseri için beslenme: kurallar ve menü

Meme kanseri, dünyada kadınlar arasında en yaygın görülen kanser türüdür. 2020 yılında 2,26 milyondan fazla meme kanseri vakası kaydedilmiş ve bu vakaların 685 bin tanesi ölümle sonuçlanmıştır. Meme kanserinin tedavisinde, cerrahi, kemoterapi, radyoterapi gibi yöntemler kullanılmaktadır. Ancak tedavi sürecinde ve sonrasında hastaların beslenmesine de dikkat etmeleri gerekmektedir.

Beslenme, meme kanserinin oluşumunu, ilerlemesini ve tekrarlamasını etkileyen faktörlerden biridir. Bazı besinler, kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını engelleyebilir veya yavaşlatabilir. Örneğin, bitkisel kaynaklı östrojenler (fitoöstrojenler) içeren besinler, meme kanseri riskini azaltabilir. Fitoöstrojenler, soya fasulyesi, keten tohumu, kırmızı yonca, elma, havuç, nar, üzüm, çilek, kuru erik, kuru kayısı gibi besinlerde bulunur.

Diğer yandan, bazı besinler de kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını teşvik edebilir. Örneğin, doymuş yağ asitleri ve kırmızı et tüketimi, meme kanseri riskini artırabilir. Doymuş yağ asitleri, tereyağı, margarin, krema, peynir, süt, pastırma, sucuk, salam, sosis gibi besinlerde bulunur. Kırmızı et ise, sığır, kuzu, koyun, domuz, keçi, at, tavşan gibi hayvanların etidir.

Meme kanseri olan hastaların beslenmesinde, aşağıdaki noktalara dikkat etmeleri önerilir:

  • Günlük enerji ihtiyacını karşılayacak kadar beslenmek, ancak fazla kalori almamak. Fazla kilolu veya obez olmak, meme kanseri riskini artırır.
  • Protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral ve lif gibi besin öğelerinin dengeli bir şekilde alınması. Protein, vücudun onarımı ve bağışıklık sisteminin güçlenmesi için önemlidir. Karbonhidrat, vücudun ana enerji kaynağıdır. Yağ, hormon üretimi ve hücre zarı yapısı için gereklidir. Vitamin, mineral ve lif, vücudun normal fonksiyonlarını sürdürmesi ve antioksidan savunması için gereklidir.
  • Tam tahıllı ekmek, bulgur, yulaf, çavdar, karabuğday, kinoa gibi tam tahıllı besinlerin tüketilmesi. Tam tahıllar, lif, vitamin, mineral ve fitokimyasal içerirler. Lif, bağırsak hareketlerini düzenler, kan şekerini ve kolesterolü dengeler, tokluk hissi verir. Fitokimyasallar ise, kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını engelleyebilir veya yavaşlatabilir.
  • Sebze ve meyve tüketiminin artırılması. Sebze ve meyveler, lif, vitamin, mineral ve fitokimyasal içerirler. Özellikle koyu yeşil, turuncu, sarı, kırmızı ve mor renkli sebze ve meyveler, antioksidan özellikleriyle kansere karşı koruyucudurlar. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmek önerilir.
  • Hayvansal kaynaklı yağların azaltılması, bitkisel kaynaklı yağların tercih edilmesi. Hayvansal kaynaklı yağlar, doymuş yağ asitleri ve kolesterol içerirler. Bitkisel kaynaklı yağlar ise, doymamış yağ asitleri ve E vitamini içerirler. Doymuş yağ asitleri ve kolesterol, kan yağlarını ve meme kanseri riskini artırır. Doymamış yağ asitleri ve E vitamini ise, kan yağlarını ve meme kanseri riskini azaltır. Zeytinyağı, kanola yağı, ayçiçek yağı, mısırözü yağı, fındık yağı, ceviz yağı, susam yağı, keten tohumu yağı gibi bitkisel yağlar tercih edilmelidir. Ancak yağ tüketimi miktarı da sınırlı olmalıdır, çünkü yağlar yüksek kalorili besinlerdir.
  • Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin besinlerin tüketilmesi. Omega-3 yağ asitleri, vücutta üretilemeyen ve dışarıdan alınması gereken yağ asitleridir. Omega-3 yağ asitleri, iltihaplanmayı azaltır, bağışıklık sistemini güçlendirir, kan akışını düzenler, kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını engeller. Omega-3 yağ asitleri, somon, uskumru, sardalya, ton balığı, alabalık, hamsi gibi yağlı balıklarda, ceviz, keten tohumu, chia tohumu, semizotu gibi bitkisel kaynaklarda bulunur. Haftada en az 2-3 kez yağlı balık tüketmek önerilir.
  • Süt ve süt ürünleri tüketiminin dikkatli olması. Süt ve süt ürünleri, protein, kalsiyum, fosfor, magnezyum, çinko, iyot, B2 vitamini gibi besin öğeleri içerirler. Bu besin öğeleri, kemik sağlığı, kas yapısı, sinir sistemi, bağışıklık sistemi için önemlidir. Ancak süt ve süt ürünleri, aynı zamanda hayvansal kaynaklı yağlar ve hormonlar içerirler. Bu nedenle, süt ve süt ürünleri tüketiminde, yağsız veya az yağlı olanlar tercih edilmeli, günde 2-3 porsiyonla sınırlı kalınmalıdır.
  • Kırmızı et ve işlenmiş et tüketiminin azaltılması. Kırmızı et ve işlenmiş et, protein, demir, çinko, B12 vitamini gibi besin öğeleri içerirler. Bu besin öğeleri, kan yapımı, bağışıklık sistemi, sinir sistemi için önemlidir. Ancak kırmızı et ve işlenmiş et, aynı zamanda doymuş yağ asitleri, kolesterol, nitrat, nitrit, heterosiklik amin gibi zararlı maddeler içerirler. Bu maddeler, kan yağlarını ve meme kanseri riskini artırır. Bu nedenle, kırmızı et ve işlenmiş et tüketiminde, yağsız veya az yağlı olanlar tercih edilmeli, haftada 2-3 kezle sınırlı kalınmalıdır.
  • Kurubaklagil tüketiminin artırılması. Kurubaklagiller, protein, lif, demir, çinko, folik asit, fitoöstrojen gibi besin öğeleri içerirler. Bu besin öğeleri, kan yapımı, bağışıklık sistemi, hormon dengesi için önemlidir. Kurubaklagiller, nohut, mercimek, fasulye, bezelye, soya fasulyesi, kuru bakla gibi besinlerdir. Günde en az 1 porsiyon kurubaklagil tüketmek önerilir.
  • Şekerli ve unlu besinlerden kaçınmak. Şekerli ve unlu besinler, beyaz ekmek, beyaz pirinç, makarna, kek, kurabiye, çikolata, şekerleme, reçel, bal, pekmez, meyve suyu gibi besinlerdir. Şekerli ve unlu besinler, kan şekerini hızlı yükseltir, insülin salgısını artırır, vücutta yağ depolanmasını sağlar. Bu durum, meme kanseri riskini artırır. Bu nedenle, şekerli ve unlu besinlerden mümkün olduğunca uzak durmak, yerine tam tahıllı, lifli ve şeker ilavesiz besinler tercih etmek gerekir.
  • Alkol tüketiminden kaçınmak. Alkol, vücutta östrojen seviyesini yükseltir, karaciğer fonksiyonlarını bozar, DNA hasarına yol açar. Bu durum, meme kanseri riskini artırır. Bu nedenle, alkol tüketiminden tamamen kaçınmak veya çok az miktarda tüketmek gerekir. Günde 1 kadehten fazla alkol tüketimi, meme kanseri riskini %10 oranında artırır.
  • Tuz tüketimini sınırlamak. Tuz, vücutta su tutulumuna, kan basıncının yükselmesine, böbrek yükünün artmasına neden olur. Bu durum, meme kanseri riskini artırır. Bu nedenle, tuz tüketimini günde 5 gramla sınırlamak, tuzlu besinlerden uzak durmak, yemeklere tuz yerine baharat, limon, sirke gibi doğal tatlandırıcılar eklemek gerekir.
  • Su tüketimini artırmak. Su, vücudun temel bileşenidir. Su, vücutta toksinlerin atılmasını, kan dolaşımını, sindirim sisteminin çalışmasını, cilt sağlığını sağlar. Su, aynı zamanda tokluk hissi verir, kalori alımını azaltır. Bu nedenle, günde en az 8-10 bardak su tüketmek gerekir.
  • Çay ve kahve tüketimine dikkat etmek. Çay ve kahve, kafein içerirler. Kafein, vücutta uyarıcı etki yapar, kan basıncını, nabzı, sinirliliği artırır. Bu durum, meme kanseri riskini artırır. Bu nedenle, çay ve kahve tüketimini günde 2-3 fincanla sınırlamak, kafeinsiz çay ve kahve tercih etmek gerekir. Ayrıca, yeşil çay, beyaz çay, mate çayı gibi antioksidan özellikli çaylar, meme kanserine karşı koruyucu etki gösterebilir.
  • Doğal ve organik besinleri tercih etmek. Günümüzde, besinlerin üretiminde, korunmasında, işlenmesinde, paketlenmesinde çeşitli kimyasal maddeler kullanılmaktadır. Bu kimyasal maddeler, vücutta birikir, hormon dengesini bozar, kanser hücrelerinin oluşumunu ve yayılmasını kolaylaştırır. Bu nedenle, doğal ve organik besinleri tercih etmek, besinleri iyice yıkamak, kabuklarını soyarak tüketmek, katkı maddeli, renklendirici, koruyucu, tatlandırıcı içeren besinlerden uzak durmak gerekir.

Sonuç

Meme kanseri olan hastaların beslenmesinde, bu önerilere uyarak, hem tedavi sürecini kolaylaştırabilir, hem de sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürebilirler. Beslenme, meme kanserinin önlenmesinde ve tedavisinde önemli bir rol oynar. Ancak beslenmenin tek başına yeterli olmadığını, düzenli egzersiz, stres yönetimi, uyku düzeni, sigara ve ilaç kullanımı gibi diğer faktörlerin de dikkate alınması gerektiğini unutmamak gerekir. Meme kanseri olan hastaların, doktor ve diyetisyenleriyle işbirliği içinde olmaları, bireysel beslenme planlarını uygulamaları, sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmeleri önemlidir.